Senaryo nedir?
Senaryo, görüntü ve sese dönüşecek bir düşüncenin, bir olayın yazıya dökülmüş halidir. Temelinde ise bu öykünün en güzel şekilde nasıl anlatılacağı sorusu vardır.
Senaryoların temelini önceleri sadece edebi eserler oluşturuyordu. Daha sonraları gelişen “özgün senaryo” kavramı ile hikayelerin sinema için yazılması dönemi başladı. Bu özgün senaryolar sinema için yazıldığından görsellik ön plandaydı.
Ünlü usta Hitchcock “iyi bir film çekmek için 3 şey lazımdır: Senaryo, senaryo ve de senaryo”. derken senaryonun aslında ne kadar da önemli olduğunu vurgulamıştır.
Senaryo yazmak için birkaç aşama gerekmektedir. Böyle şeylerin kesin kuralları olmamakla birlikte genellikle kullanılan teknikler vardır ve ustalar tarafından böyle teknikler tavsiye edilir. Bende bu tavsiyeleri bildiğim kadarıyla size aktarmaya çalışayım.
“İyi bir senaryodan kötü bir film yapılabilir ama kötü bir senaryodan iyi bir film asla yapılamaz.” (Rene Clair)
Herkes senarist olabilir mi?
Yazar olmak için doğuştan gelen bir yetenek olması gerektiğine dair yaygın bir kanı olmasına rağmen aslında pek de öyle değildir. Her ne kadar bize bazı kimseler bu işi çok daha iyi yapıyormuş gibi gelse de bu bahanenin arkasına saklanmak alçak gönüllük yada bahaneden öte bir şey değildir.
Her işte olduğu gibi senaryo yazımında da asıl önemli olan bu işi yapmayı ne kadar istediğiniz ve bu iş için gereken çabayı harcayıp harcayamayacağınızdır. Gerekli istek ve özveri ile gayret gösterilirse senaryo yazımı öğrenilebilir ve zamanla uzmanlaşılabilir bir şeydir.
Şöyle bir hayatımıza bakacak olursak aslında her birimiz her gün değişik senaryolar yazarız. Sıkıştığımızda yalanlar uydururken, sevdiklerimiz için çöpçatanlık yaparken yada gitmek istemediğimiz bir toplantı için mazeretler üretirken sıkça yazarız. Kimi zaman oldukça başarılıyızdır da. O zaman başlangıç için hiç de fena sayılmayız. Geriye sadece zaman ayırmak ve cidden istemek kalır.
Senaryo yazmak ne çok kolay ne de çok zor bir iştir.
Yazılması çok zor değildir çünkü her işin bir kuralı vardır. Senaryonun da plan, sinopsis, tretman, hikaye kurma, karakter oluşturma, devamlılık, çatışma gibi bize yol gösterecek başlıkları vardır. Bizden istenen hazırlanmış bu kurallar dizisini uygulamaktır. Bunlar uygulandıktan sonra ise pek de kolay olmayan kısma geliriz. Burada ise devreye araştırma-inceleme, analiz, sentez gibi zihnimizi yorucu ve geliştirici, yöntemler devreye girer.
Senaryonun konusu ile ilgili bilimsel bilgilere ulaşmak, kullanacağımız mekanların özelliklerini bilmek, kahramanlarımızın meslekleri ve aile hayatları hakkında bilgi sahibi olmak, hep araştırma gerektiren işlerdir. Kahramanımız askerse bizde o alanda uzman olmalı, bir cerrahımız varsa yapacağı operasyonla ilgili en az bir cerrah kadar bilgi sahibi olmalıyız. Eğer bu araştırmayı tam yapmadan senaryo yazmaya kalkarsak konuyla ilgili bir sürü hata yaparız ve izleyiciyi öykünün gerçekliğinden uzaklaştırırız ki, hiç bir senaryo yazarı bunu istemez. Araştırma süreci zor gibi gözükse de yeni şeyler öğreniyor olmanın keyfine varıp, pes etmemeliyiz.
Bu konuda size oldukça ünlü bir örnek verecek olursam. Kitapları tüm dünyada best seller olan tüm okuyucuların keyifle okuduğu ünlü yazar Dan Brown tasvir ettiği mekanları en ince ayrıntısına kadar inceleyip sanatsal yanlarını araştırıp hikayesini dinleyerek ve bu araştırmaları yaptıktan sonra yazarak, mega yazar olmuştur. “The Lost Symbol” kitabını 5 yıl gibi bir araştırma sürecinden sonra yazmıştır.
Bir sonraki yazımda Sinopsis,Tretman ve senaryo yazımının aşamalarından bahsedeceğim. Keyifli okumalar dilerim.