Sabaha karşı saat 4 gibi başladı yolculuğumuz. Bu arada UTAH Bölgesinde 24 saat açık olan Walmartlar cidden harika unuttuğumuz birkaç eksiğimizi sabaha karsı saat 3 de gidip almıştık. Artık tüm hazırlıklar tamamdı. Yolculuğumuz esnasında Lagoon da çalışan diğer Wat örgencilerinden oluşan bir araba dolusu genç de bize eşlik edeceklerdi. İki araba olarak yola çıktık. GPRS e Yellow Sotone varış noktasını da girdikten sonra geriye sadece gaza basmak kalıyordu.
Amerika’da araç kullanmak hiç sorun değil otoyollar o kadar güzel ki ve sanırım buradaki arabalarda o selektör yapmayı sağlayan kol ve kornalar yok öyle arkanızdan bir teker mesafesine kadar gelip kimse size selektör yapmıyor yani.
Tüm Amerika seyahatimiz boyunca yaklaşık 5.800 km yol yaptık ve hiç kimseye korna çalmadık. Trafik kurallarına ve yollardaki hız limitlerine kesinlikle uyuyorlar. Hız limitleri de gayet makul olarak ayarlanmış zaten. Daha fazla sürat yapmaya ihtiyaç duymuyorsunuz. Gün ağarmaya başladığında etrafımızdaki iklimde değişmeye başlamıştı. Jackson Hole diye bir kasabada seyahatin ilk molasını vermiştik.
Amerika’da en çok dikkatimi çeken şeylerden biride nerede olursanız olun insani ihtiyaçlarınızın sonuna kadar düşünülmüş olmasıydı. Bu küçücük kasabada bile bizler için konfor sayılan fakat Amerikalılar için doğal kabul edilen pek çok şeye ulaşmak mümkündü. Güneş yükselmeye başladığında etrafımızdaki doğanın büyüleyiciliği bizi arabanın camlarına yapıştırmıştı bile. Evet oldukça büyük bir ülke evet pek çok doğa harikası şey var fakat her şeyden önemlisi. Bu güzellikleri olduğu gibi muhafaza edip korumuşlar. Yellow Stone yolu boyunca otoyol üzerindeki geyik ve tavşan çıkabilir tabelaları da bizler için oldukça ilginçti.
Milli Park girişinde haritamızı arabanın üzerine yayıp nereleri görebileceğimize karar verdik.
Yellow Stone için 1 gün ayırmıştık. (Büyük Hata) ve öğlen olmak üzereydi. O yüzden aracınızla içinde 4-5 saat yol yapabileceğiniz bu kocaman milli parka giderseniz mutlaka ve mutlaka en az iki gün ayırın ve kamp yapın. Yoksa bizim gibi o kadar yol gidip bir kısmını göremeden dönebilirsiniz. Yellow Stone cidden bir doğa harikası. Hemen biraz ansiklopedik bilgi vereyim
Yellowstone Ulusal Parkı ABD’nin Idaho, Montana ve Wyoming eyaletlerinde yer alan ulusal parkı. 1 Mart 1872′de Devlet Başkanı Ulysses S. Grant’ın imzasıyla ABD’nin ve dünyanın ilk ulusal parkı olmuştur.
Dünyanın ilk ve en eski milli parkı olma özelliğini taşımaktadır. Yellowstone Milli Parkı’nın büyüklüğü yaklaşık olarak 8987 km²’dir. Amerika’nın Idaho, Wyoming ve Montana eyaletlerinin kesiştiği yerde bulunur. Büyük bir kısmı (%92) Wyomingde olmakla birlikte %8′i Montana ve %2 si ldaho eyaletine kadar uzanmaktadır. Özellikle içinde bulunan çok büyük gayzerleri ile tanınır. Dünyadaki sıcak su kaynaklarının yarısı burada bulunur ve sayıları 10000′i aşmaktadır.Yellowstone da 300 den fazla gayser,290 dan fazla da irili ufaklı şelale bulunmaktadır. Kaynak: wikipedia
Yellowstone gidipde mutlaka görmeniz gereken yerlerse, Old Faithful .Grand Canyon of Yellowstone .Madison .Mammoth Hot Spring .Mud Volcano .Norris .West Thumb .Yellowstone Lake .Fishing Bridge Lower-Upper Falls noktalarıdır.
Old Faithful en çok ziyaret edilen gayser’dir.Yellowstone’daki belki de dünyadaki en önemli gayserdir.Yaklaşık olarak her 91 dakikada bir, çok yüksek sıcaklığa ulaşan sıcak suyu ve buharını havaya püskürmektedir.
Yellowstone National Parkı Memeliler, kuşlar, balıklar ve sürüngenlerin yüzlerce türüne ev sahipliği yapmaktadır. Yellowstone’da özellikle boz ayı denen grizzly türü, siyah ayı, buffalo,Amerika da yetişen bir geyik türü olan elk geyikleri,antilop,çakal ve vaşaklar yoğun olarak bulunmaktadır.1960′ların sonuna doğru Yellowstone da özellikle ayı populasyonu oldukça artmıştır. Ayılar insanlardan korkmadıkları için ,park ve piknik alanlarındaki çöpleri karıştırarak yiyecek temin etmeye çalışmaktadırlar.Sonunda bunu önlemek için parktaki tüm çöp kutuları tamamen kapalı ve onların erişemeyecegi şekilde yeniden dizayn edilmiştir. Parktaki termal aktivite de hayvanların yiyecek teminine büyük ölçüde yardımcı olmaktadir.Gayzerlerin yaydığı ısı sayesinde otlar daha iyi gelişmekte ve bu ısı otların kışın karlarla örtülmesini dahi önlemektedir.Bu sayede kış aylarında genellikle güneye göç eden su kuşları ise parkta kışında yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bunun yanısıra Yellowstone da yaklaşık 1100 çeşit yerli bitki,200 den fazla egzotik bitki bulunmaktadır.
Bu kadar ansiklopedik bilgi yeter gerçektende inanılmaz bir park şelaleler, çılgınca akan nehirler. İçinde özgürce dolaşan hayvanlarla tam bir doğa harikası.
Biz öyle ağzımız bir karış açık etrafı seyrederken trafik bir anda durdu. Yolun orta yerinde kocaman bir bizon salına salına caddede yürüyordu. Korkuyla karışık bir şaşkınlık evresinden sonra hemen fotoğraf makineme sarıldım. Dışarı çıkıp çekecek cesaretim olmadığından ben fotoğraflarımı arabanın içinden çektim.
Ve daha da şaşırtıcı olanın ise hiç kimsenin kornaya basmadan araçlarını üstüne sürmeden saygı ile bu hayvanın yoldan geçişini izlemesiydi. Zaten o kadar muhteşem bir yer ki siz arabanızla giderken yol kenarlarında geyikler otluyor.
Tavşanlar cadde de geziyor. Bir Türk için inanılır gibi değil yani. Ülkemde ki milli parklar geldi aklıma. İsyanla karışık bizde niye geyikler filan böyle ortada gezinemiyor diye söylendim. Dilara hemen atladı anne bizde trafik işaretlerini söküp hurdacıya satıyor millet; böyle ortada gezinseler onları yerler dedi. Haklıydı!..
Dikkatimi çeken bir diğer şey ise etrafta hiç çöp olmayışıydı. O kadar kocaman arazide bir tane bile çöp olmaz mı? Ama yoktu. Yol üzerinde belli aralıklarla yaptıkları tuvaletler hiç mi kokmazdı? Kokmuyordu. Küçük tuvalet kabinlerinin hepsinin demir kapısı, kapı arkasında ayı gelirse ne yapacağınıza dair uyarı yazıları el dezenfektanı, peçete, lavabo ve su vardı. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, Yellowstone da dahi olmak üzere ki orası cidden dağ başı Amerika’da girdiğim hiçbir tuvalette lanet olsun bu ne pislik demedim. İçim kalkmadı. Buna Burgerking ve Mc Donalds gibi herkese açık tuvaletlerde dahil. 20 günlük seyahatim boyunca sadece NY de küçük bir pizzacının tuvaleti biraz pisti ama peçete ve sabun yinede vardı. Şimdi neden sokaklar ve etraf bu kadar temize gelelim; elbette kültürel bir farklılık var ama uygulanan cezalarda astronomik. Mesela otoyola çöp atmanın cezası 1000 $ mış. Bizde de cezalar var ama kim uyguluyor, kim uyuyor. İnanılmaz bir otokontrol sistemi yerleşmiş. Aman etrafta polis yok atayım filan demeyin. Polisin sizi görmesine gerek yok, hemen arkanızdaki araba polisi arayıp plakanızı veriyor. Poliste Türkiye’deki gibi “beni niye aradın ki şimdi kardeşim” tavrında değil. Hemen gereğini yapıyor. San Luis Obispo’da başıma gelen bir olay bunu çok net özetledi. Onu San Francisco yolculuğumu anlatırken ayrıntılarıyla anlatacağım.
Dönelim Yellowstona, Old Faithful’u mutlaka görmelisiniz. Zaten Amerika’ya giderseniz mutlaka Yellowstone’u görmelisiniz de. Old Faithful cidden inanılmaz bir gayzer şanslıydık ki biz oraya vardığımızda püskürtmeye yeni başlamıştı. İnanılmaz bir manzara bir ara az kalsın fotoğraf çekmeyi unutuyordum.
Hemen yakınındaki tamamı ahşaptan yapılmış hem otel hem de dinlenme tesisi olan yerde mimarisi ile bizi hayran bıraktı. Her türlü hediyelik eşyayı bulabilirsiniz geyik, ayı maketleri anahtarlıklar. Ayı yogi deki Orman korucusu kostümleri. Ha bu arada bu parkta gerçekten Ayı Yogi deki orman korucusu gibi giyiniyor orman bekçileri.
Gayzer yataklarının etrafı bembeyaz ve gayzerlere yaklaşmak kesinlikle tehlikeli ve yasak ama çitle filan çevirmemişler girmeyin diye sadece uyarı yazıları koymuşlar. Kamp yapılacak alana doğru ilerlerken küçük bir gayzer yatağının kenarında arabaları durduk. Gençler bizim gençler tabi meraklıyız da gayzere uzaktan taş filan attı bizim çocuklar bende onlara uydum. Gidip yakından baksak filan bir gır gır bir şamata yaptık hemen gidersin gidemezsin çaktırmadan gayzere doğru yanaşmaya başladık. ( sanki yakından görünce ne olacaksa ) O sırada o orman korucularından biri canhıraş düdük çalıp kan ter içinde koşarak geldi. Adam o kadar paniğe kapılmış ve şok geçirmişti ki. Hızlı hızlı bize ne kadar tehlikeli bir şey yaptığımızı bir taraftan da uyarı yazısını göstererek anlatmaya çalıştı. Gerçekten çok korkmuştu. Meğersem gayzerin yanına gitmeye çabaladığımız o beyaz zeminin çökme tehlikesi varmış. Biz Türk’üz hacı bize bir şey olmaz desekte ki anlamamıştır çünkü Türkçe söyledik. Konuyu fazla uzatmadan hemen arabalara binip oradan kaçtık. Dikiz aynasından baktığımda şapkası elinde, elleri belinde hala inanamayan bir ifade suratında söyleniyordu. Aşağıda taş atmaya çabaladığımız gayzer ve ben
Lower Falls civarında diğer WAT örgencilerinin kamp yapacağı Bear Camping alanına gelmiştik. Kamp yapma prosedürlerini öğrenmek üzere ofise gittik. 25 $ civarında kamp alanını kiralayabiliyorsunuz. Size bir yer gösteriyorlar. Mangalınız, çöp tenekeniz, yakınlarda tuvaletiniz ve en önemlisi güvenlik görevlileri var. Ben 25$ vermeyeceğim diyorsanız da kamp yapmanız mümkün. Fakat oldukça fazla ayı, vaşak, bizon gibi hayvanın özgürce ortalıkta gezdiği bir parkta bunu yapmak isteyeceğinizi sanmıyorum. Gerçekten tehlikeli olabilir. Ve en önemlisi burada yiyeceklerinizi asla ve asla açıkta ve ortada bırakmamanızı tavsiye ederim. Kamp yerinde dahi olsanız gecenin bir yarısı bir ayıyla burun buruna gelmeniz çok mümkün. Kamp yeri işimizi de garantiye aldıktan sonra hemen yakınlarda bulunan Lower ve Upper Falls’ı görmeye gittik. Debisi bu kadar yüksek bir nehiri bugüne kadar görmemiş olan bizler için cidden muhteşem bir manzaraydı. Zaten Yellowstone’u gezerken genel olarak şunu hissediyorsunuz. Tanrım! Dünya aslında ne kadar muhteşem bir yer.
Hava kararmak üzereydi artık. Kamp çadırını kurmak ve akşam yemeğini hazırlamak üzere gençlere yardım etmek şarttı. Kamp yapılacak alana geri dönüp hemen çadırı kurmaya başladık. Bu arada bende mangalda pişireceğimiz etleri hazırlamaya başladım. Bir yandan çadır kuruluyor, bir yandan mangal yakılıyordu. Mangalı tutuşturmak için etraftaki kurumuş küçük ağaçlardan da faydalandık. Kesin onları kesmek de yasaktır ama akşam alacasından da istifade ederek yine Türk zihniyetimizi gösterdik.
Yellowstone’da gezerken böyle bembeyaz olmuş kurumuş pek çok ağaç göreceksiniz. Volkanik bir bölge olduğu için pek çok ağaç bu şekilde yanmış gibi sanki. Fakat inanılmaz bir görsel şölen oluşturuyorlar.
Artık akşam saat 21.00 civarıydı. Karanlıkta yarısı pişmiş yarısı pişmemiş etlerimizi büyük bir keyif ve neşe içinde yedikten sonra diğer WAT örgencilerini orada bırakarak Las Vegas maceramız için yola koyulduk.
“Macera Dolu Amerikaaa!!!… Part:I Veeee Yellow Stone!…”Tanrım Dünya Aslında Ne Kadar Muhteşem Bir Yer!!!”” için 1 Yorum Yapıldı
Harika yaaa bizde görürüz inşallah