Dün gece nefis bir oyundaydık. “Alevli günler”
Öncelikle bu güzel organizasyona beni davet eden Marjinal Reklam ve Tanıtım’a ve tabi sevgili Başar’a çok teşekkür ederim. İş kulelerinde yapılan gösterimin kokteyl bölümü oldukça şık ve zevkli hazırlanmıştı. Saatin 20.00 olmasını beklerken şaraplarımızı yudumlayıp. Diger blogger arkadaşlarımla hoş sohbetler ettim. Bu arada bu uzunca bir aradan sonra katıldığım ilk sosyal etkinlikti. Açıkcası kalabalıklar beni biraz ürkütüyor hala ama dün gece çok keyif aldığımı bir kez daha ifade etmek isterim. Büyük bir heyecanla yerlerimizi aldıktan sonra TED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’nun konuşmasını dinledik, 10.000 Genç Meşale Daha Aydınlık Türkiye kampanyası kapsamında destek olan kişi ve kurumlara teşekkür edildi. Teşekkür edilenler arasında öyle birisi vardı ki ışığıyla pırıl pırıl ve yıllar geçsede zerafetinden ve hanımefendiğinden birşey kaybetmemiş bir isim,sevgili Filiz Akın’ı görmek beni ayrıca mutlu etti. TED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’nun konuşmasını dinlerken birilerinin hala iyi birşeyler yapmaya çalışıyor olmasının sevincini duydum ve çok etkilendim. Gücüm ölçüsünde bende birşeyler yapmayı planlıyorum bu arada . Sizde düşünürseniz siteyi incelemenizi tavsiye ederim.
Sonra oyun başladı. İçeriği hakkında bilği sahibi değildim ve açıkcası “Alevli Günler” bende kurtuluş savaşıyla alakalı olabileceği düşüncesini çağrıştırmıştı. Oyun başlayınca gördük ki çok neşeli bir o kadar da düşündürücü bir komediydi. Benim gibi bilmeden gitmemek için oyun hakkındaki bilgiyi buradan edinebilirsiniz.
Oyunumuzun baş kahramanı Türkoloji profesörü Tarık (Cem Davran). Biri kasap(Bahtiyar Engin) , biri muhasebeci (Levent Üzümcü) iki çocukluk arkadaşı ile birlikte yaşadıklarına tanık oluyoruz. Tarık Gök Tengri‘ye inanıyor ve ben şamanım diyor. Amansız bir hastalığa yakalanmasıyla birlikte de hem düşündürücü hemde bir o kadar traji komik olaylar dizisi başlıyor. Tarık öldüğünde gömülmek değil yakılmak istiyor çünkü. Türkiye’de şaman olmak o kadar kolay mı? Bir sürü bürokratik engel çıkıyor karşısına. Bir ara ben de düşünmedim değil cidden böyle birşey olsa insanın başına neler gelir acaba diye? Oldukça güzel kaleme alınmış ve sergilenen oyunculuklarla da taçlanmış, son derece güzel bir iş çıkmış ortaya. Levent Üzümcü’ye bayıldım. Hatta tiyatrodan ayrılırken arabalarımız yanyana geldiğinde yüzündeki kocaman gülümseyişi için tekrar teşekkürler. Bütün oyuncular da oyun da harikaydı. Hepsine yeniden kocaman bir alkış. Yüzümde tekrar bir gülümseyiş yarattıkları için. 31 Mayıs 2010