Duru babaannesini hiç tanımayacak. Onun ne kadar sevgi dolu, ne kadar kocaman bir yüreği olduğunu bilmeyecek. Mutfağı mis gibi dolduran kurabiye kokusunu hiç içine çekemeyecek. Dilara ve Melike gelinlik giydiklerinde anneanneleri orada sevgi dolu gözlerle onlara bakamayacak. Mert sevgilisini kaybedecek. Yavuz koşup sığındığı kucağını. Biz arkadaşımızı, sevgilimizi, çocukluğumuzu, sırdaşı,kaleyi. Örgü ipleri boynu bükük kalacak. Mert için başladığı kazağı yarım. Dilara için ördüğü dantel masa örtüsü öksüz. Odasında ki sklamenler, menekşeler, ortancalar annelerini kaybedecek.
Sen gidince pek çok şey öksüz kalacak. Mis kokularla doldurduğun mutfak, bayram sofraları, mis kokan tül perdelerin, benim çok sevdiğim rujun, ellerine sürdüğüm kremler, yeni aldığım eskitemediğin pantolonlar, numaranı telefonumda gördüğümde yüzümdeki gülümseyiş öksüz kalacak.
Seninle çok şey gidecek. Kalbimin kocaman bir yarısı, her nefeste içime doldurduğum kokun, yaptığımız hamam sefaları, gülümseyişinin içime doldurduğu huzur, ışıl ışıl parlayan gökyüzü ve neşe. Seninle birtanem hepsi gidecek.
Senden ayrılırken arkamdan döktüğün gözyaşları, arabamın arkasından çabuk döneyim diye döktüğün sular,sevdiğin diziler, dinlediğin şarkılar öksüz kalacak. Seninle kalem gidiyor annem , sığındığım kucağım, özlemim, kokum, gülüseyişim.
Ne olur gitme annem. Gidersen yüreğim öksüz kalacak….
17 Mart 2010
“Ne Olur Gitme Annem!…” için 1 Yorum Yapıldı
Kaçıyorum her nedense , istemeden . Ki, ben ki... he heyt be ! Amannnnnn