Victor Hugo’nun unutulmaz eseri Les Misérables /Sefiller beyaz perdede bu defa müzikal olarak karşımızda, Les Misérables 42 ülkede, 21 dilde, 60 milyon kişinin sahnede izlediği ve 27. yılında hala her yerde gişe rekorları kıran, dünyanın en uzun soluklu müzikalinin sinema uyarlamasıdır. Yıllarca gişe rekoru kıran müzikalin sinemaya uyarlamasında yönetmen koltuğuna The King’s Speech (Zoraki Kral)’ın Oscar ödüllü yönetmeni Tom Hooper’ın oturdu.
Haklarından mahrum bırakılmış grupların, ahlaksızlıkla mücadele ve değişim talep etmek için bir araya geldiği 150 yıllık hikayesiyle güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen Sefiller 1935’den bu güne değin defalarca beyaz perdeye taşındı. Fakat 27 yıl gişe rekorları kıran müzikal versiyonunun beyaz perdeye taşınacak olması yönetmen ve yapım ekibini oldukça titiz bir çalışmaya itmiş. Başta oyuncu kadrosu olmak üzere baştan sona titiz bir çalışmanın eseri. Filmin baş rollerini Hugh Jackman, Oscar ödüllü Russell Crowe, Anne Hathaway ve Eddie Redmayne paylaşıyor.
Müzikal Sefiller’in temeli nasıl atıldı?
Müzikal Sefiller’in temeli, 1978 yılında, Fransız besteciler Alain Boublil ve Claude-Michel Schönberg’in Victor Hugo’nun eserinin müzikal uyarlaması üstünde çalışmaya başlamasıyla atıldı. Buna ilham veren şey, Boublil’in Londra ziyareti sırasında yapımcı Cameron Mackintosh’un 1977 yılında yeniden sahnelediği Oliver!’ı izlemesi oldu. Gerçi o dönemde Mackintosh’un bu konuda hiçbir fikri yoktu. Boublil, Artful Dodger karakterinin, Hugo’nun hikâyesinde devrimci öğrencilerle birlik olan genç sokak çocuğu Gavroche’u hatırlattığını fark etti. Bir müzikal tiyatro olarak “Sefiller”in tohumları ekildi. Boublil ile Schönberg’in konsept albümü 1980 yılında piyasaya çıktı ve 260.000 adet sattı. O yılın Eylül ayında, Fransız yönetmen Robert Hossein, Paris’teki Palais des Sports’da 500.000’den fazla kişi tarafından izlenen bir gösteride çalışmalarını sahneledi.
Yaklaşık iki yıl sonra Macar yönetmen Peter Farago, Sefiller’i İngilizce müzikal olarak sahnelemeyi düşünüp düşünmeyeceğini görmek için konsept albümü Mackintosh’a götürdü. Mackintosh hemen bunun çok özel bir şey olduğunu fark etti ve Boublil ile Schönberg’e ulaştı. Mackintosh akıcı bir şekilde Fransızca konuşmamasına rağmen mest olmuştu. Yapımcı bunu şöyle açıklıyor: “Hikâye anlatımında müzik olağanüstüydü. Sadece albümdeki dört şarkıyı dinledim ve o kadar heyecanlandım ki, gösteriyi sahnelemek istediğimi anladım”.
Mackintosh, Boublil ve Schönberg’in sürecin kilit parçaları olarak kalmalarını istedi ve onları yaratıcı bir ekiple, yönetmenler Trevor Nunn ve John Caird ile söz yazarı James Fenton’la bir araya getirdi. Fenton, daha sonra yerini Herbert Kretzmer’e bıraktı ama şekil ve biçim yönünden gösteriye kattığı bazı unsurlar nedeniyle, adı hala emeği geçenler listesinde yer alıyor.
Gerisini zaten tiyatrodan biliyorsunuz.
Erkeksi bir hikaye
19. yüzyıl Fransa’sında geçen hikayenin merkezinde Jean Valjean (H.Jackman) ve müfettiş Javert (R.Crowe) arasındaki ilişki yer alıyor. Bu, tipik “kahraman kötüye karşı” türündeki senaryolardan çok daha karmaşık. Küçük bir suçtan dolayı 19 yıl hapis yattıktan sonra şartlı tahliyeyle serbest bırakılan Valjean, gittiği her yerde uzak durulan ve toplum tarafından dışlanan biri. 20 yıl boyunca kürek mahkumu olarak ceza çekmek onu dünyadan, daha da önemlisi kendisinden nefret eden birisine dönüştürüyor. Hapisten ilk çıktığında tanıştığı bir piskoposun gösterdiği merhametli yaklaşım onu kefaret yoluna sokuyor. Yine de Valjean hayatını, inatla onun izini süren, kendini işine adamış dürüst polis müfettişi Javert’den kaçarak geçirecek. Zaman içinde bu iki adam arasında yaşanan çekişme, tüm filmi sürükleyen bir lokomotif haline geliyor. Yıkılan hayalleri, karşılıksız aşkı, tutkuyu, fedakarlığı ve arınılan günahları anlatan büyüleyici bir hikayesi var.
Cesur çalışma
Tiyatronun en büyük müzikalini, sinema için bir müzikale dönüştürmek insanın cidden gözünü korkutan deneyim olmalı. Tüm ekip bu konuda gerçek bir cesaret ve başarı örneği sergilemiş. Tabi ki bunda tüm zamanların en harika tiyatro müziklerinden birinin yaratıcılarının, prodüksiyon boyunca sette yer almalarının da büyük desteği olmuştur diye düşünüyorum.
Müzikler
Filmin müziklerini Schönberg yaptı ve şarkı sözlerini Kretzmer yazdı. “I Dreamed a Dream”, “Bring Him Home”, “One Day More”, “On My Own” gibi unutulmaz parçalar var. Oyuncuların yorumları da bence oldukça başarılı.
Fakat itiraf etmeliyim ki ben müzikal film sevmiyorum. Belkide şarkılar söyleyerek oradan oraya koşan karakterlerle bir türlü kendimi özdeşleştiremiyorum. 🙂 Fakat film Fransa’da çekilen planlarıyla, görselliğiyle ve unutulmaz besteleriyle müzikal tutkunları için bir ziyafet niteliğinde. 01 Mart 2013 de gösterime girecek. Sinema uzun zamandır böylesi bir müzikale hasretti. Şimdiden iyi seyirler diliyorum.
[youtube OSjbdufL828]