HOBBIT: UNEXPECTED FILM

Uzun zamandır beklenen yüzüklerin efendisi serisinden sonra tekrar efsanelere konu olan Hobbit sevenleriyle sonunda buluşuyor. Peter Jackson‘ın yönetmenliğinde çekilmiş olan film görselliği ve müzikleriyle seyirciyi adeta içine alıyor.

Film Bilbo Baggins‘in macerasını ve yüzüklerin efendisi serisinin başlangıcını anlatıyor. Yalnız dağ diye bilinen Erebor orta dünyanın son yüce cüce krallığıdır. Erebor’u yerle bir eden ejderha Smaug’la başlayan yolculuk; goblinler,troller ve daha pek çok tuhaf yaratıkla devam ediyor.

Başlangıç olarak söylemeliyim ki ben serinin büyük bir hayranıyım, bu nedenle yazdıklarım ne derece objektif olacaktır bilemiyorum 🙂

Yüzüklerin Efendisi hikayesinin başlamasının 60 yıl öncesindeyiz.Hemen söylemeliyim ki giriş sahnesinin yüzük kardeşliğinin başına bağlanması çok hoşuma gitti, Yüzük Kardeşliği’nde parti öncesi köye gelen Gandalf’ı karşılamak üzere yola düşen Frodo’yu film boyunca bir daha görmüyoruz. Bu sahne beni alıp Yüzük Kardeşliği’ni ilk izlediğim ana götürdü.

Evet büyük bir şey bekliyorduk, film öncesi Peter Jackson‘ın sunuculuğunu kendisinin üstlendiği ufak yapım videolarıyla bekleme sürecinin sancısını azaltmaya çalıştık, iyi bir film olacağı kesindi, zaten kötü olsa da beğenmeye hazırdık,  ama bu film bütün salonu 168 dakika boyunca ekrana kitlemeyi başardı. Rahatsız eden kısımlar yok mu elbette ki var. Eğer benim gibi bir hayransanız ilk izlediğinizde bunlar sizi hiç rahatsız etmeyecek emin olabilirsiniz ancak üzülerek söylemeliyim ki  Kralın Dönüşü‘nün tadı yok (bi alex değil :D) . Yani Kralın Dönüşü gibi “ne film izlesek?” sorusuna her cevap bulamadığınız da açıp izleyebileceğiniz bir film değil. Bazı sahneler çok uzatılmış bitse de savaşsak diyorsunuz.

Mesela hepimizin heyecanla beklediği Bilbo’nun yüzüğü bulduğu ve Gollum‘la bilmece oyununu oynadığı mağara sahnesi, evet hadi itiraf edelim kitapta da okurken biraz sıkılmıştık hepimiz. Evet Tolkien’in dili zaten kolay değil bazen “ayyyh” dediğimiz oluyor fakat bu sahne filme daha iyi entegre edilebilirdi uzun konuşmalar, bilmecelerin aralarına cücelerin goblinlerden kaçış sahneleri serpiştirilebilirdi diye düşünüyorum.

Tabii Peter hocamızı eleştirmek ne haddimize oturduk izledik paşa paşa, keyif de aldık almadık değil 🙂 bazı sahnelerde ise  adeta Yüzük Kardeşliği‘ni izliyorum zannettim. Özellikle Fırtına Savaşları’nın olduğu sahnede rüzgarın içinden Saruman’ın sesini duymayı bekledim,  goblinlerin krallığından kaçış sahnesiyse ,cücelerin Moria’daki muhteşem işçiliğini saymazsak, Moria madenlerinden kaçış sahnesini aratmadı. Gandalfın liderliğinde goblinlerden kaçmaya çalışan cücelerimiz, yine Gandalf’ın liderliğinde orclar ve balrogdan kaçan yüzük kardeşliğini aklıma getirdi. Bunlar yalnızca konsept benzerliği olmayı da aşıyor üstelik, neredeyse aynı kamera açıları, aynı hoplamalı zıplamalı bir yandan kılıçların havada dans ettiği sahneler. Yüzüklerin efendisini aratmayan hatta onu da aşan planlarsa mükemmeldi, muhteşem bir görsel ziyafet çektik tabii bu Imax 3D farkı da olabilir. 🙂

E tabii Hobbit gibi kısa denilebilecek bir kitaptan 3 film çıkartmak kolay olmasa gerek, senaryoya kitapta yer almayan bazı kısımlar eklenmiş ve bazı kısımlar çıkartılmış, o yüzden “ ben kitabı okudum” artistliği yapmayın benim gibi, bilmediğimiz yerler var. Güzel olansa bu kısımların hiç eğreti durmamış olması bazen şüphelendiğim yerler olmadı değil “ya bu var mıydı acaba?” diye.

Bunun dışında beni rahatsız eden bir iki sahneden bahsetmek istiyorum filmin son kısımlarında Cüce Kral Thorin, Pale Orcla savaşmak üzere tutunduğu ağaçtan ayrılır, bu sahnede Thorin’in gidişi o kadar abartılmış o kadar abartılmış ki, müzik desen Yüzüklerin Efendisi serisinin en havalı, olaylı sahnelerinin melodisi, yakın çekimler falan derken kralımız Pale Orcla doğru hırsla ilerliyor veeee dayak yiyor, hem de öyle böyle değil “bir tane vursaydın ya” demeden geçemiyorsunuz. Akabinde Bilbo’nun kahramanlık sahnesi başlıyor, e kardeşim madem Bilbo’yu kahraman yapacaktın ve kralı dövdürecektin ne demeye çaldın o müziği.

Müzik demişken yeni sountrack bir harika. Howard Shore yine hafızalarımızdan çıkmayacak mükemmel bir işçilik çıkarmış. Çoğumuzun filmin teaserlarından bir kısmını dinlediği “Lonely Mountain” Cüce Kral  Thorin’in tok sesiyle birleşince izleyenleri büyülüyor ve yüzüklerin efendisi serisinin unutulmayacak sountracklerinin yanında yerini alıyor. Diğer soundtracklerse kulağımıza yabancı değil kendine has müziği olan yerler vardır yüzüklerin efendisinde herkesin aşina olduğu, buna ihanet edilmemiş. Yüzüklü sahnedeki olsun, Galadriel sahneleri olsun aynı soundtrackler kullanılmış.

[youtube 0-qCln4KhvM]

Bir cüceden bu kadar yakışıklı bir kral beklemiyorduk

Evet gerçekten Cüce Kral  Thorin Oakenshield rolündeki Richard Armitage son derece yakışıklı bir kral olmasının yanında oldukça da karizmatikti. Oyunculuğunu ise gerçekten çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bilboyu oynayan Martin Freeman rolüne son derece yakışmıştı ve tabii her zamanki gibi bu filmde rolü kısa da olsa Gollum rolüyle Andy Serkins’in de çok başarılıydı ikisi de oyunculukları göz dolduruyor.

Baştan sona nefesinizi tutarak zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız muhteşem bir yapıt olmuş yine. Başta söylemiştim, ben bir hayranım ama film gerçekten bu hayranlığı hak edecek bir yapım olmuş. Şimdiden iyi seyirler dilerim

Yazan : Dilara/Melike Şen

İlk yorum sizden

E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır. (*) Doldurmak zorunludur.